Mektup - 21

                                                                                      28 Ekim 1977
       Sevgili Belma,
       Mektubun halâ gelmedi. Ben gene yazmaya devam ediyorum ama bu gidişle benimkiler de seyrekleşecek galiba. Çok yazdım, söyleyecek şey kalmadı neredeyse. 
       Geçen mektuptaki konuya devam edeyim. İnsanların veya toplumların hayatında çeşitli dönemlerde çeşitli hatalar ortaya çıkar. Bu hatalar incelenirken yapılması gereken, karmakarışık pekçok olayın içinden diğerlerini belirleyen ana noktayı bulmaktır. Herşey hiçbir zaman mükemmel olamaz. Hayat kimisi doğru kimisi ters giden pek çok süreci barındırır. Hatanın yapıldığı şartlar gözönüne alınmaz ve herşeye ideal görüş açısından bakılırsa, hatanın ardından eleştiri hastalığı gelir. Doğrular eleştirilir, yapılması normal yanlışlara korkunç şeylermiş gibi bakılır. Hiçbir şeyin eleştiri dışında tutulmaması gerektiği açık. Ancak bu, eleştiri hastalığı doğuracak ölçüye varmamalıdır. Genellikle hatanın ortaya çıktığı süreçte üzerine düşenleri yapamamış veya artniyetli kişilerde bu durum ortaya çıkar. Amaçları yaratılan herşeyi yıpratmak yıkmak ve böylece kendilerini temize çıkarmaktır. 
       İnsan hatalarını gözden geçirip yeniden devam etmeye hazırlanırken öncelikle etrafının ve kendisinin mevcut durumunu iyi tespit etmelidir. Bu doğru bir başlangıcın ana noktasıdır. Bunun ardından bu tespitin hayata uygulanması gelir. Burada da diğerlerinin gelişimini etkileyecek ana noktaları bulmak gerekir. Unutmamak gerekir, en büyükten en küçüğe kadar herşey hiçbir zaman mükemmel olamaz. Mükemmel olmaya yakın olan büyük, genellikle geri kalanı da sürekler. Bunu özellikle senin çok iyi öğrenmen gerek. Bizim hayatımızda mükemmel bütün, en küçük parçası bile mükemmel olan bir şey değildir. Parçayı incelerken bütünden ayrıntıya gitmek gerekir. İnsan küçük parçalardan yola çıkarsa yolunu kaybeder. Bütünden anladığımız sadece yanyana gelmiş değil, belirli bir şekilde yanyana gelmiş parçalar olmalıdır. Unutmayalım ki, biz herşeye koşmak sonucu kendinden başkasına güvenemez duruma geldik (bu durum sende çok daha belirgin). Değişirken, yeniden kendini kurarken, insanın her olayda kendini denemesi gerek. Yoksa değiştiğini nasıl anlar insan? 
       Haftaya mahkemeye gelemezsek, tahliye olan tanıdığım bir arkadaşa söyle, en kısa sürede biri ziyarete gelsin. Bir de Ankara’dakilerin avukat meselesiyle olanağınız varsa ilgilenin. 
       Buradaki hayatımı anlatayım biraz da: 7.30’da kalkıyorum. 8.00-8.45 arasında spor yapıyoruz. Ağır sayılmaz ama, hafif de değil. 9’da kahvaltı (çorba). 9.30-10.30 arası voleybol oynuyorum. Sonra 12.30’a kadar kitap okuyorum. Öğle yemeği ardından İngilizce dil dersi (isteyene İngilizce öğretiyorum). Sonra dışarıdakileri düşünme faslı. Tekrar bir saat kadar voleybol oynuyorum (bayağı sporcu olduk canım). 16.30’da akşam yemeği. 17’den sonra yatakhanedeyiz. Bir sürü şamata içinde mektup yazıyorum, kitap okumaya ve düşünmeye çalışıyorum. Artık teorik tartışma gibi şeylere de başlayacağım, yoksa kendiliğinden hiç başlayacağı yok. Bazan bu gevşeklik beni de etkiliyor, içime kapanıyorum. Ancak artık kendi iç sorunlarımı hallettiğim için böyle şeyler olmuyor. 
       Sana yazdığım herşeyin üzerinde iyi düşün. Daha umutlu ve atak ol. İnsan hayatta hata yapınca elbette ki geri çekilmelidir. Ama bunu yaparken, iyice düşünüp gereken çıkışları da yapabilmelidir. Doğrusu da budur. Garip birşey bu hayat. Enerjik sağlam ve buna benzer özelliklere sahip çok insan var. Bunların çoğu da bilgili sayılır. Ama kitabi bilginin dışında içinde bulunduğu durumu iyi tahlil eden ve gereken yerlere yönelebilen, başarısızlık olsa bile sağlam kaynaklardan doğan düşüncesine inancı sarsılmayan, en zor anlarda bile durumu olduğu gibi görebilen ve herşeyi sürükleyebilen insanlar çok az. Özellikle sürükleme yeteneği çok önemlidir. 
       Şimdilik bu kadar yazacaklarım. Dediğim gibi iyi düşün. Değişmek, ancak hayatın içinde, olayları değerlendirme biçimiyle belli olur. 
       Dün gece seni düşündüm. Çok özlemişim. Nolucak şimdi. Mektup da gelmiyor. Yalnız başıma kaldım. Merak etme iyiyim. Seni çok seviyorum.