Mektup - 19


        Sevgili Belma, 
        Senden 10 gündür mektup alamadım. Buraya geldiğimden beri posta ile gelen sadece dört mektubunu aldım. Sen de mektupların gitmediğinden şikâyet etmişsin. Mümkün tabii. 
        Arkadaşlar öğleyin mahkemeden geldiler ve hemen tahliye oldular. Davanın bu kadar hızlı gelişimini neye yormak gerek bilmiyorum. Bir hafta sonra yeniden duruşma var. Gelebilecek miyiz bilmiyorum; avukat vasıtasıyla öğrenebilirsin. 
        Bugün sinirlerim oldukça bozuk. Nedeni de senin önerilerin. Hayatımızda birçok şeye yeniden başlamak gerek. Ne oluyoruz yahu! Hatalarımız belli, onların düzeltilmesi dışında daha ne isteniyor. Yapamadıklarımız oldu, hatalar oldu hayatımızda; ama yapılanlar da var. Her ikisini de abartmamak gerek, herşeyden önce gerçekçi olmak gerek, ama sen yapılanları küçümsüyorsun gibi geliyor bana. Hata vardır baştan başlamak gerekir, hata vardır düzeltilir, boşluk doldurulur devam edilir. Her hatayı aynı kategoriye sokup her defasında çok şeye baştan başlamak insanı hayatta hiçbir yere vardırmaz. Ben çok şeye baştan başlanılacak bir durum görmüyorum (ama aynı zamanda değişen birşey yok düşüncesine de karşıyım). Hem sonra, bu kadar çabadan sonra, “bugün hayatımızda çok şeye yeniden başlamak gerekir” diyorsak, nasıl oluyor da aynı zamanda geçmişimize de saygı duyabiliyoruz? Bu durumda geçmişte birşeyler yapabildik sayılmaz ki. İyice düşün bu konu üzerinde. Gene detayın yükünden geneli göremiyorsun gibi geliyor bana. Gerçi küçük şeylerden çok şey kaybettik biz. Küçük kusurlara çok dikkat etmek gerek ama bunun yöntemi onları abartmak olamaz. Onları olduğu gibi görmek ve dikkat gerek sadece. Ayrıca keşke beni hemen bırakmasalar filan demişsin. Öyle birşeyin olacağını zannetmiyorum ama bu senin istemini engellememeli. İnsan şartlar ne kadar zor olursa olsun mutlaka yapacak, faydalı olacak birşeyler bulur. Belki güvenecek, yeterli olabilecek insanları bulamamaktan korkuyorsun. Haklısın ama bunun çaresi onların yetişmesi olabilir ancak. İstenilen her alanda güvenilir ve yeterli insanlar bulunabilseydi, çok kolay olurdu tarihi yapmak. Bir daha bu tür şeyler duymak istemiyorum senden. 
        Konuyu daha iyi aydınlatmak için sana yakından tanıdığın birisinin kısaca hayatını anlatayım. Bu insan hayatta eşine ender rastlanan bir hızla yükselmiştir. Tarih ona büyük bir rol yüklemiştir. İsterse oynamayabilirdi bu rolü ama bunu yapmak herşeyden önce inançlarına ters düşerdi. Bu büyük rolü oynayabilecek bir insan olmadığını başından beri biliyordu. Yetenekli olmak da yetmez bu rol için; çok özel bir kişilik gerekir. Sonuç olarak oynamadı, üstlendiği rolü. Az şey de başarmadı, bazan en zor ve en güç dönemlerde yalnız başına çok şeyi sürükledi. Bunun sonucu çok kişinin baş hedefi haline de geldi ve çok yıpratıldı. Dışarıdan gelen yıpratma bir yana, daha önemlisi oynadığı role uymadığını bildiğinden yapılan her hatada kendini çok suçladı. Herşeyin hesabını kendinden sordu. Etrafındaki çok kişi de işlerine öyle geldiği için aynı yolu seçtiler. Yetenekleri sonuna kadar zorlandığı ve adeta tükenmenin eşiğine geldiği halde devam etti. Kimse anlamadı durumunu. Sevdiği kadın anladı ama onun da işleri ve yeterince dertleri olduğundan elinden birşey gelmedi. Sonunda herkesten ve herşeyden uzakta kaldı bu adam. Uzun uzun düşünmek fırsatını buldu. Her dönem tarihin ona yüklediği role uygun davranamadığını biliyordu. Ama geçmişe baktığında hayatının en güzel yıllarını vererek yarattığı birşeyi de görüyordu. O olmasa idi, belki öteki de olmazdı veya şimdikinden çok daha cılız olurdu. Bunu kaç kişi biliyor artık önemli değil. Kendisi gayet iyi biliyor ve önemli olan da bu. Bir ara hakkında çıkan dedikoduların etkisinde kalıp “çekildim” demişti. Bugün bu tavrını duygusal ve yanlış olarak görüyor. Aslında yaptığı hiç de basit bir hareket değildi. O aslında tarihin ona yüklediği rolden ayrılmak istiyordu. Bugün artık aksini yapmaya kararlı, o rolü daha büyük bir güç ve enerji ile omuzlayacak. Bu bir kariyer veya ünvan meselesi değil. Zaten öyle şeylerle hiç ilgisi olmadı. Bu adam o rolde yeterince başarılı olamadı ama onun altında da ezilmedi. Bırakmak, ezilmeyi kabullenmek olur zira. Şimdi bekliyor. Kendisi ile yeniden tanışmanın, kendine yeniden kavuşmanın sevinci içinde bekliyor. Zaman ona, o rolü oynarken yaptığı hataları ve yetersizlikleri kapatacak bir fırsat verecektir. Ama yakın, ama uzak, ama öyle, ama böyle. O fırsat eline geçecek bir gün. Nedense olan biten herşeye rağmen hayata olan güvenini hiç yitirmiyor. Hayatın ona bu kadar zalim davranacağını düşünmüyor. O zaman nasıl gelir, zaman nasıl geçer orası bilinmez tabii. Zor olacak muhakkak ama kesin başaracak. Buna sonsuz bir inancı var. Bu süre içinde yıpratılmaya da devam edilecek. Önemli değil; o herşeyin hesabını verebilir ama çevresindekiler de aynı şeyi yapabilecekler mi acaba? Neyse, sonuç olarak, sevecek özleyecek dayanacak ve bekleyecek. 
        Buradan başka bir konuya geçeyim. Zeynep için sıhhati iyi ama psikolojisi iyi değil demişsin. “Mümkündür, olabilir” (benim meşhur lafım). Çok genç yaşta çok şey gördü. Çok şeye katlanmak zorunda kaldı. Hele kurulmasına önemli katkılarının bulunduğu şeylerin basit dikkatsizlikler nedeniyle yıkılması onu doğal olarak sarsar. İnsan kendini yaptığı işle, ortaya koyduğu şeylerle tanımlar çünkü. Ama onların önemli bile olsa geçici bir darbe yemesi insanı asla umutsuzluğa sürüklememeli. Biz neden hayatımızı böyle harcamaya karar verdik? Gerekçelerimiz sudan şeylerse eğer her olay onları şiddetle sarsar ve hatta yıkar. Ama tutarlı ve sağlam inançlardan yola çıkmışsak böyle birşey olamaz. Düşünmesi gerek; neden seçtim böyle bir hayatı, dayandığım temel yeterince güçlü mü, yeterince güçlü değil ise nasıl güçlendirebilirim? Hataları var, buna hiç şüphe yok, ama zaman ona da o hataları kapatması için yeterli fırsatı tanıyacaktır. Bu dönemde kendini yeterince sağlamlaştırmaz ve o fırsattan faydalanamaz ise, işte o zaman hiç affetmem onu. Bunu böylece bilsin. 
        Çocuk kız nasıl, biraz büyüdü mü? Biraz olgunlaştığı taktirde sağlam bir kişiliğe sahip olduğundan oldukça iyi olur. Davranışlarına daha iyi hakim olması da bu olgunlaşmaya bağlı. Onunla bu konuda ilgilenmeyi unutma, ama aklından çıkarma, ona zorla birşey yaptıramazsın, bunun yanında akla yakın herşeyi dinleyen ve uyan bir kişidir. Aslında burada da bizimkilerden büyümesi gereken ne çocuklar var bilsen. 
        Bu arada bir haber duydum. İsim benzerliğinden Güler’in kaynı tutuklandı sandım. Hem çok şaşırdım hem de bayağı üzüldüm. Sonra onun olmadığını öğrendim. Ben o adamı eskiden tanırdım. İki yıldan fazla zamandır da görmedim ve iyi bir insan olmadığını da gayet iyi biliyorum. Bizim baldız onu iyi tanır. 
        Mahkemeye gelebilirsem, görüşürüz. Senin yazdıklarını okumak isterim. Senden de herşeyden önce iyi düşünmeni ve biraz daha umutlu ve atak olmanı istiyorum. Rastgele hareket etmeye herzaman karşıyım. Ama bu karşı olma, önümüzden akıp giden hayatı seyretmek anlamına gelmez. Kesinlikle, “Çok şeye yeniden başlamak!..” durumunda değiliz. Şu anda sizlere yakın olmayı o kadar isterdim ki. Neyse, hazırla kendini. Hayat sana o fırsatı benden çok daha önce tanıyacak. Çok sağlamcısın, en ufak belirsizlik seni ürkütebiliyor. Unutma ki, gerektiği anda (öyle bir andayız) açık bir kavrayış ve cesaret çok şeyi halleder. 
        Bana mektup yaz. Bütün arkadaşlara selamlar. Hepiniz iyi olun.