Mektup - 09


                                                                                         7 Ekim 1977

Sevgili Belma,
Mektup kağıdım tükendiğinden bu seferlik defter kâğıdına yazıyorum. Geçenlerde Levent’in avukatı gelmişti. Cevat Erişli bana bir mektup ve bazı dökümanlar yollamış ancak sadece mektubu alabildim. Bir de Levent ile konuştuklarında, diğerlerini bilmem ama Engin’e kesin 146 uygulanır demiş (1. madde tabii). Bu aynı zamanda Cevat’ın da fikri anlaşılan. Ne uygulanırsa uygulansın umurumda değil ama bir nokta var: Benim avukat geldiğinde onunla konuştum ve daha iddianameyi okumadan (ki doğru dürüst halen okumuş değilim) benimle ilgili olarak mevcut en açık noktayı söyledim. Adam da bu çok yerinde bir tespit dedi. Kaldı ki ben savcılık ifademi de tespit ettiğim o noktaya göre verdim. Bu durumda benimle aynı maddeden yargılanan diğerleri arasında büyük bir fark kalmıyor. Henüz kesin karar vermedim ama Orhan Apaydın’ın dışında başka bir avukat daha tutmaya kendim için gerek görmüyorum.
İddianame’de en açık nokta şu: Eğer ben gerçekten belirtilen konumda bir insan isem buraya gelişimin bir tarihçesi olması gerekir ki ortada tutarlı bir tarihçe yok.
Dün gelen mektubunu defalarca okudum. Canım sıkıldıkça onu okuyorum. Sana mümkün olduğunca sık yazmaya çalışacağım. Yalnız sen de kendini yalnızlığa filan kaptırma. Ben olmasam bile yalnız değilsin, kaldı ki ben de varım.
Akrabalar (28) nasıl? Ziyaretine geliyorlardır sanırım. Mali durumları da düzeldiğine göre biraz rahatlamışlardır. Geçen mektuplarda ayın 6-7’sinden sonra gelsinler diye yazmıştım ama şu durumda boşuna olacak. Buradan ne zaman çıkacağımız belli değil. Ailemle bile görüşemiyorum, bu nedenle benden haber almadan gelmesinler. Görüşemeden geri dönerler.
Burada zamanın hiç değeri yok, su gibi akıp gidiyor. Neredeyse iki ay olacak. Dışarıda iken iki ay oldukça uzun bir zamandı ama burada neredeyse hiç birşey.
Mektubunda olan biten herşeye rağmen moral bozukluğuna gerek yok diyorsun. Bu yönden iyi olduğuna çok sevindim. İnsan herşeyden önce hayata güvenmeli. Kendisi gibi insanların varlığına, onlar olmasa bile mutlaka bir gün yetişeceklerine güvenmeli. Tabii bu güvenin somutlaşması da çok önemlidir. Bu konuda hiç de ümitsiz olmadığımı önceden yazmıştım sana. Başarılı olmanın birinci şartı kitaplardan öğrenilen bilgi değildir. Tecrübe ve içinde bulunduğun durumu iyi anlamak ve ona göre ne yapacağına karar vermektir. Bir insan neyi niçin yaptığını biliyor ve hedefsiz, rastgele ilerlemiyorsa hata bile yapsa o kapatılabilir. Bugün en çok dikkat edilmesi gereken hiçbir şeyin (ister başarı olsun, ister başarısızlık) gözlerimizi kör etmesine izin vermemektir. İnsan başlangıçta şaşkın ördek gibi de olsa hızlı gidebilir ama sonradan acısını çok çeker. Buradan sakın herşeye karşı şüphe duyalım, kılı kırk yaralım gibi bir sonuç çıkarma. Bu insanı ürkekliğe götürür. Ancak şunu da hiç unutmamak gerek: İnsanın hayatındaki tüm dönemler aynı değildir. Öyle dönemler vardır ki bir hata normal bir dönemdeki on hataya bedeldir. Biz de öyle bir yerdeyiz işte; ama dediğim gibi asla ürkek de olmamak gerek. Ürkeklik güvensizliği getirir. İnsan da cesaret ve güvenini kaybetti mi geriye birşey kalmaz zaten. Önemli bir nokta da geçmiş hataların değerlendirilmesidir. İnsan hatanın psikolojik etkisi altında geçmişteki doğruları bile yanlış olarak görebilir, bu da tabii insanı bir yere götürmez. Objektif olmak gerek. Hatayı doğru tespit de yetmez, nedenlerini de doğru tespit etmek gerekir.
Burada 17’nci günüm. Hemen herkesin sıhhati bozuldu ama benim henüz iyi. Yalnız sigara tüketimim biraz arttı (beş tane). Birinci’den başka sigara da yok. Beni merak etme. İyiyim. Dedim ya gördüğüm, rastladığım herşey içimdeki umudu güçlendirmekten başka işe yaramadı.
Bu mektubu akşam alırsan eğer bir çay yapın. Bir bardak da benim için iç, ben 17 gündür içemedim çünkü. Kayınbirader nasıl, biraz düzeldi mi? Bizim baldız ne yapıyor, hiç ziyaretine geldi mi?
Bütün arkadaşlara ve bütün ailene selamlar.
Seni hiç unutmuyorum. İyi olun hepiniz. 


        DİPNOTLAR
28. Belma’yı ziyaret eden örgüt üyeleri kastediliyor.