Mektup - 07


                                                                                 4 Ekim 1977
Sevgili Belma,
Geçen Cuma annem babam tekrar geldi. Görüşemedik ama eşya ihtiyacım tamamlandı. Bu arada avukata da vekaletname verdim. İstanbul’dan gelecek avukata kaç kişi vekalet verecek bilmiyorum. Biz her ihtimale karşı her tarafa haber göndermiştik. Epeyce avukat gelecek anlaşılan. Fakat İstanbul’dan geleni Afyon’a göndereceğim. Oradakilerin avukata ihtiyacı vardır mutlaka.
Bugüne kadar senden mektup gelmedi. Belki yazamadın, belki henüz elime geçmedi. Bugün mektuplar dağıldı. Herkese gelmiş bir tek bana yok. Senin eski mektuplarını da atmak zorunda kalmıştım. Onun için bana mutlaka yaz.
Elimde olsaydı sana eskiden yazdığım o çok uzun mektupları yeniden yazmak isterdim. O günkü psikolojide yer yer gereğinden fazla kötümser oldum. İnsan bazı olayların psikolojik etkisinden kurtulup daha sağlıklı düşündüğünde ve her şart altında hayatta yetenekleri ölçüsünde elinden geleni yaptığı sonucuna ulaştığında o kötümserlik kayboluyor. Hatalar, zaaflar var tabii ve onları hiç unutmamak gerek. Ama gevşeklik veya ciddiyetsizlikten değil; şartlardan, yeteneklerin sınırlılığından ve hayat tecrübesinin esikliğinden kaynaklandı hepsi. Bu dünyada herşeyden önce kelimenin gerçek anlamıyla insan olduğumu hissediyorum. Onun için kendime, sana ve beraberliğimize büyük saygım var.
Bugünlerde nedense aklıma hep İstanbul’da yapmayı en sevdiğim şey geliyor: Beşiktaş – Üsküdür vapurunda çay içmek. Bir keresinde seninle içmiştik hatırladın mı? Burada bayağı temizlik meraklısı oldum. Ne yapalım kendimize iyi bakmamız gerekiyor.
Tahmin edebildiğin gibi ben oldukça iyiyim. 2-3 gün sonra koğuşa çıkarız sanırım. Bu Cuma'dan itibaren ziyaretçileri görebilirim. Sizler de iyisinizdir. 
Bütün arkadaşlara ve kayınbiradere selamlar.
Seni hiç unutmuyorum.
Not: Kendine iyi bak, çok dikkat et.